19 Mart 2008 Çarşamba

Çarşamba

Çarşambayı sel aldı, bir yar sevdim el aldı...diye başlamayacağım ama yine de anmadan edemedim bu güzel Samsun türkümüzü.

Neyse efendim, sabah altıbuçukta saat gibi uyandım. Halbuki erken de yatmamıştım ve son dönemde sürekli geç uyanmaya da alışmıştım. Nedenini düşündüm ve buldum. Dün gece yatağa girerken uyanma saati konusunda "ne zaman uyanırsam" hedefini koymuştum. Baskı olmadığında daha iyi çalışıyor vücudum galiba. Sabah haberleri, ev işleri derken mevzuyu uzun bir sabah sigarası keyfine bağladım. Bir noktada santrale gelmek üzere dışarı attım kendimi. Binanın kapısından çıkarken günün ilk kadınını aradı gözlerim. Bu evde yaşamaya başladığımdan beri alışkanlık oldu. Binadan çıkınca gördüğüm ilk kadının ve aramızdaki "etkileşim"in, o günün nasıl geçeceğine dair ipucu verdiğine inanıyorum. Sabahın o saatindendir midir bilinmez ortalıkta pek insan yoktu. Yan binada bir dairenin camını silen abla günün ilk kadınıydı. Bugün çok iş var galiba.

Metroya doğru yürürken nihayet sabahımın doksanlar pop şarkısı döküldü dudaklarımdan:
Hadi bakalım
Kolay gelsin
Bir acaip zor yarış
Banane aman ben anlamam
Pek hesaplı ince iş.

Rahmetli Aysel Gürel -toprağı bol olsun- neye istinaden yazmış bu sözleri bilmiyorum ama ben özellikle "kolay gelsin" kısmından -ve cam silen ablanın günün ilk kadını olmasından dolayı da- bugün çok iş var galiba yargımı güçlendirdim.

Metroya girince acaba akbilde var mı gerginliği yaşadım. Eğer bitmişse ne maymunluk yaparak görevliyi atlatsam diye düşündüm. Ama yüce rabbim beni sinsi güvenlikçinin eline düşürmedi. Aynı lütfu festivalden önceki hafta ve festival haftasında pırıl pırıl bir hava olması konusunda da bekliyorum.
AKM önü servise ulaşmak için yoldan-yaya geçidinden- rahat rahat karşıya geçerken şahsına münhasır bir iett şöförü ile münakaşaya girdim. Hatta bundan önce bizzat otobüsün kendisi ile yol kapma mücadelesi verdim. Şoför Bey, benim yoldan koşmadan geçmediğimle eğlenmek için söylese gerek "size bir de çay söyleseydik" diye laf attı. Gayet ciddi "yaya geçidinde geçiş hakkı benim" şeklinde cevapladım. Modern-kentli bir insan olma yolunda büyük bir adım attığımı düşünüyorum.
Nihayet servis ve santral. Binadaki güvenlikçi arkadaşa günaydın dedim. "Tuvaletler arızalı üst kattakileri kullanır mısın" diye karşıladı beni. Şimdi sınır tanımayan kızların gülüşmeleri gelmeye başladı, gün başlıyor.

16 Mart 2008 Pazar

Anlatacak birşeyim yok yazasım var sadece.
Anlamsızlık gibi birşey hissettiğim
Tadı tuzu yok.
Öyle işte.

10 Mart 2008 Pazartesi

Sevgili elektronik günlük;
bir gaza geldim açtım seni, bir geldim kapattım. Sonra tekrar açtım. Tekrar açamayacağıma göre bir ara tekrar kapatacağım seni, neyse. Tutarsızlığımla tanışmış oldun diye düşünüyorum.
Görüşmeyeli yok bir değişiklik. Ne değişiklik olabilirki zaten, volta atmaya-yaşamaya devam.
Bir bulsam beni kendi yurdumda hapis edeni...Tadım yok bu ara. İşin kötüsü, kötüyüm.

4 Mart 2008 Salı

Yükseğin daha yükseği,
Değersizin en değersizi,
Belki de ortalama.
Ne olursa olsun
O benim en sevdiğim.

1 Mart 2008 Cumartesi

Uçmak

Hep istmiştim. Şu an daha çok istedim. Kanatlarım olsa ama kocaman. Bir çırpsam ülkeler geçsem. Yukarıdan baksam sevdiğim insanlara, çok yaklaşmadan.
Sonra yükselsem güneşe doğru, rüzgarla uçsam bir süre.
Falan, filan.